Dokunmatik Özgüvenler
|Dokunmatik Özgüvenler
Arkadaşlar Psikolog Yıldız Dilek Ertürk’ün yazısını sizlerle paylaşıyorum.
Çocuğunuza dokunun, güveni aşılayın… Bankada yatırım yapmak gibidir güven duygusu. Erken yaşlarda çocuğun hissettiği sevgi, duyusal temasla geçen duygusal haz, güvenli, güvende ve güvenilir hissetmenin ana parasıdır. Bu ana para bireyin tüm yaşantısını etkileyen bir duygudur. Kişinin kendini tanıması, yeterli ve yetersiz özelliklerinin, değerlerinin farkına varması, kendisiyle barışık olması, kendini olduğu gibi kabul etmesi gibi yaşantılar, öz güven gelişiminin önemli parçalarıdır.
Güven duygusunun zaman içinde eksilmesi veya artması, tıpkı kar zarar oranı gibi bireyi etkiler. Ancak, eğer ana para sağlamsa, yani güven duygusunun temelleri çocuklukta atıldıysa sorun yoktur. Yaşamın ilk iki yılı bu temel duygunun şekillendiği dönemdir. Anne ve bebek arasındaki dokunma, okşama ve gereksinim gidermeye odaklı bire bir yakınlık, ilk beş yılın temelini oluşturur. Anne sıcaklığıyla, kendini güvende hissetmeyi öğrenen çocuk, üç yaş çivarında yeteneklerini keşfetme serüvenine atılır.
Üç yaşından sonra çocuklar, çevrelerini anlamak için sorular sormaya ve cevaplar aramaya başlarlar. Küçük keşifleri, kendileri için büyük adımlara dönüşür. Bu maceraları sırasında çevrelerinden alacakları tepkiler öz güvenlerinin belirliyicisi olmaya devam eder. Yapabilmek öz güvenin kar oranını arttırmaktadır.
İlkokulla birlikte çocuk, sorumluluk duygusunu da tanımaya başlamıştır. Sadece kendi olmadığı gibi, kendisi gibi başarma arzusu içinde olan diğerleriyle gizli bir kazanç yarışının içine girmeye başlamıştır. Eskiden yapabildikleri, yapabileceklerinin en büyük göstergesidir. Üretme ve başarılı olma isteği, yetişkin dünyasının rekabet savaşlarının ilk göstergesidir. Bu noktada anne baba kendi yetişkin egosu için, çocuğun öz güveni üzerinden yarışçı ve rekabetçi bir ortamı oluşturursa, çocuk şimdiye kadar kazandığı güven duygusunu gözden geçirmeye başlar. Takdir edilmek, onaylanmak ve başarılı olarak kabul görmek için güvenini sınamaya başlar.
Başarılar öz güven kar oranını artırırken, her başarısızlık ana parayı, yani temel güven duygusunu sarsmaya başlar. Çocuk yapabildiği ve başarabildiği oranda çabalamalıdır. Bir diğeri gibi olmak onunla yarışmak için değil. Kendini geliştirmek, mutlu olmak için güvende ve iyi hissetmelidir kendisini. Bu nedenle, döneme özgü olarak çocuklarda başarma duygusunu ortaya çıkarmak ve geliştirmek büyük önem taşımaktadır.
Aile bu konuda çok önemlidir. Çocuğunu yeterince sevmeli ve onaylamalıdır. Onu bir birey olarak kabul edip saygı göstermeli güven duygusunun temellerini sağlamlaştırmalıdır. Çocukluk yıllarında olumlu yaşantılar sonucu kazanılan öz güven duygusu kolayca zedelenebilmektedir.
Gençlikle birlikte, kimlik bunalımı daha da şiddetlenmiş bir kriz haline dönüştüğünde, çocuğun güvencesi yine ana parası yani ilk yıllarda kazandığı güven duygusudur. Yolun başında sevildiğine ve başarabildiğine inanmış bir çocuk için bu krizli günler, kolay atlatılacak bir dönemdir. Bağımsızlık duygusu gençlik döneminin en önemli özelliği olarak oluşur. Artık ailesinden bağımsız karar verme ve problem çözme becerisini denemeye başlamıştır. Bu süreci sağlıklı bir şekilde geçirilebilmesi, bebekliğinin ana temelini inşa eden özgüven düzeyi ile doğrudan ilişkilidir. Zaman içinde çocuğun güven duygusu, akademik başarıları, yetenekleri, girişimciliği, sanata veya spora yatkınlıkları ile farklılıklar içinde kendini tekrardan oluşturmaya başlar. Güven duygusu arttıkça yeni öğrenmelere yelken açılır. Çocuğun kendini keşfetmesi için, yetişkinler tarafından yüreklendirilmeye ihtiyacı vardır. Çaba her şeyden çok takdir edilmesi gerekendir. Belki sonuca ulaşamamıştır çocuk, ama yeterince motivasyonla güvenini bir kere daha sınamıştır. Ebeveyn bu durumu yani “çabayı” mutlaka takdir etmelidir.
Öz güven gelişimi, çocuğun güçlü ve zayıf noktaların farketmesini sağlar. Bu nedenle güvenli çocuklar kendilerini tanımaya ve geliştirmeye açık yaşantıları davet ederler.
Öz güven ya da benlik saygısı geliştirmek için neler yapabilirsiniz?
1.Önemsenme: Anne baba, çocuklarını sevdiklerini, söz ve davranışları ile göstermeli çocuklarını önemsediklerini, çocuklarının hayatlarının mutluluk kaynağı olduğunu hissettirmelidirler.
2.Keşif: Çocuğun kendini keşfederek yeteneklerini farklılıkların bulması için gerekli zemin anne ve baba tarafından hazırlanmalıdır.
3. İletişim: Anne ve baba arasındaki iletişim modeli, çocuğun gelecekteki iletişim becerilerinin temelini oluşturur. Güvenli evlilikler, güvenli ilişkiler ve tehdit altında hissedilmeden çatışma ve parçalanmanın çocuk tarafından yoğun algılanmadığı evlilik modelleri, çocuğun güven duygusunu zedelememektedir. Kavga çatışma ve krizin yaşandığı, her an bir değişikiliğin olacağı korkusu, bir ebeveynin aileyi terkedeceği duygusu çocuk üzerinde son derece zarar vericidir.
4.Yönlendirme: Başarılarını ödüllendirip, kendilerini tanıma süreçlerini hızlandırmak çocuğunuzun geleceğe doğru güvenli adımlarla ilerlemesini sağlayacaktır. Kimseyle kıyaslamadan sadece çocuğunuzun kendi başarılarına odaklanmanız, öz güveni gelişmiş bir yetişkin oluşturabilmenizin en iyi yönlendiricisidir.
5. Örnek oluşturmak: Çocuklarını yaşamın olumsuzluklarından, zorluklarından koruyan ebeveynler, bir süre sonra sürekli koruyucu olamayacakların fark ederler. Oysa mücadelenin nasıl yapılacağını çocuğuyla birlikte yaşayan, güçlüklerden sonra ayağa kalkamayı bilen ebeveynler çocuklarının en iyi örneklerini oluştururlar. Yaşamlarını çocuklarıyla paylaşan ebeveynleri olan çocuklar, anne babalarının nasıl birer insan olduğunu ve çevreleriyle ilişkilerini keşfederler. Modellenen ebeveyn, nasihat vererek değil, davranışlarıyla öz güvenli ve alçak gönüllü olmayı çocuğuna aktarabildiği oranda, kalıcı öz güveni inşa edebilir.
Bireysel gelişimin önemli kuramcılarından Carl Rogers insanlar arasındak iletişimde dikkate alınacak şu satırların altını çizer… “Eğer insanların işine karışmazsan, onlar kendi başlarının çaresine bakarlar. Eğer insanlara hükmetmezsen, onlar kendilerini idare ederler. Eğer insanlara öğüt vermezsem, onlar kendilerini geliştirirler. Eğer insanları zorlamazsam, onlar kendi kendileri olurlar.”
Belki de öz güvenli çocuk yetiştirmenin sırlarını öğrenmek isteyen anne babaya bu cümleleri şu şekilde hatırlatmalıyız: “Bırakın çocuklarınız kendi çözümlerini bulmayı öğrensinler. Onlara sadece yol gösterin, onlar için yapmayın. Öğüt vermek yerine, onlarla deneyin, hayatı yaşayın, paylaşın. Yeteneklerinin dışında zorlamayın çocuklarınızı, hele başka çocuklarla sakın kıyaslamayın… Siz çocuğunuzun keyfini çıkarın. Ona dokunun öpün ve sevin. Kendinizi rahatlamış ve enerjik hissetmenizi sağlayacak bu davranışlarınız, çocuğunuzun da sizin örneğinizde, sıcak, güvenli, yaşamı tanımaya hazır ve açık hale gelmesini sağlayacaktır. Güvenle kalın 🙂